
Merhabalar Pınar hanım. Uzun zamandır takip ediyorum ben de paylaşmak istedim yaşadıklarımı. 11-12 yaşlarındaydım. Ev sahibimiz fal bakarak geçimini sağlıyordu. Bize zararı yoktu. Geliniyle
de iyi anlaşırdık. Giderdim evlerine. Ablamla arkadaşlarımla da ara ara giderdik, ikizlerine bakardım. Bir gün bize fincanla sevdiğimiz insanın kalbini çağırabileceğimizi söyledi. Biz de çocuk halimizle inandık. Çember şeklinde oturduk, harfleri de yaptı yerleştirdi. Dört kişi oturduk. Arkadaşım korktu katılmadı. Ben, falcının gelini ve ablam yaptık. Fatiha okuyup fincanı kapadık. Sorular sorduk. O da kısa şekilde cevapladı evet hayır şeklinde. Dışardan müdahale edildiğinde sinirlenip hızlı hızlı dönmeye başladı, korktuk. Gönder abla her neyse dedik sonra gönderdi. Bize çok eğlenceli gelmişti güldük falan tekrarladık ara ara. Bunun kötü bir eğlence olduğunu idrak edemedik çocukluk işte. Sonra yatağımın ayak ucunda bir şeyler görmeye başladım bunu söyledim ablaya o da annesine söyledi. Bize gelince çok kızdı, sen neden çocuklarla böyle bir şey yaptın dedi okudu falan geçti. Başka kimsede bir şey olmadı ama ben çok etkilendim.
Üzerinden iki yıl geçti ablamda sıkıntılar başladı. Agresif, sürekli sinirli davranıyordu. Uykusunda onu bir şeyin boğmaya çalıştığını söylüyordu ama kimse inanmadı oralı olmadı. O evden taşınmıştık tabi başka yere gittik. Orada ablamda patlak verdi. Şu an otuzlu yaşlardayım hatırlamakta zorlanıyorum karışık yazdıysam kusura bakmayın.
Bir sabah kalktık kahvaltı edeceğiz, ablam henüz yataktan çıkmadı işe gideceğiz. Küçük kardeşim de okula gidecek saçlarını yapmak için bizim odaya girdi. 1-2 dakikaya geri çıktı çığlık çığlığa bağırarak. Ne oldu demeye kalmadı üzerime atladı çırpınıyor, bir yandan da üstüme tırmanmaya çalışıyor. Ne oldu ablam diyorum ağlıyor sadece. Sakinleşti. Baya uzun sürdü. Çok korkmuştu. Anlat ne oldu dedim, ablamı arkası dönük olduğu halde aynaya bakarken görmüş gözleri kırmızıydı dedi. Ablamı yanına yaklaştırmadı bağırdı çağırdı. Neyse biz ise geç kalıyoruz diye çıktık. (Bu arada şunu eklemek istiyorum, 16’lı yaşlardayız kalabalık aileyiz mecbur çalışıyoruz liseye gitmedik isimlerimizi bilerek vermedim takip eden yakınlarım var. Olaylar bütün hayatımızı etkiledi. Tamamını anlatmak istiyorum hepsi birbiriyle bağlantılı çünkü oyun sandığımız şeyin başımıza ne işler açtığını gençler de öğrensin merak edip bunlara kalkışmasın diye anlatıyorum) Küçük kardeşim de o gün okulda fenalaşmış babamı aramışlar gidip almış. Sonrasında hocaya gitmeye karar verdiler ve götürdüler. Çarpılmış dendi. Biz düzeldiğini sanıyoruz.
Neyse, o senenin yazı köye gittik fındık için, amca kızını da ziyarete gittik. Akşam olduğunda
fal bakayım dedi tamam dedik. Ablam, o çarpılan kız kardeşim, ben, amca kızı falıma bakarken küçük kız kardeşim yine fenalaştı bağırmaya başladı. Ağlıyor susturamıyoruz. Nefes alamıyor. Kaldırdık elini yüzünü yıkayalım su içirelim dedik, mutfağa geçtik. Amcamlar da içeride Kuran okumaya devam ediyor. Bir yandan kardeşimin yüzünü ellerinin arasına aldı amca kızı, ağzını açtırdı biz izliyoruz ne yapıyor diye, onun nefesini kendine çekti ne yaptığını anlamadık bakıyoruz ne oluyor diye. Düzeldi, okuyor falan dedim herhalde anlamlandıramadım pek de normale döndü. Oturduk ne oldu dedim vitrin camından iri, kırmızı gözlü bir şey bana bakıyordu dedi. Sonra kapattı amca kızı konuyu. İlerleyen yıllarda bütün taşlar yerli yerine oturdu. Pek anlamamıştık ama işin aslını.
Yıllar geçti ben evlendim ilk aylar sıkıntı yoktu. Sonrasında karabasanlar, üzerimde ağırlık, uykusuzluk kötü bir ruh halindeydim. Uyuduğumda bağıra bağıra kalkardım. Kimseye de söz etmezdim karabasan durumundan. Böyle geçmeye devam etti. Eşimle sıkıntılar başladı. Kavgasız günümüz geçmezdi. Ablam benden bir kaç yıl sonra evlendi. Onlarda da sıkıntılar başladı. Çok ağır şeyler yaşandı, detaylara gireceğim. Ben evden kaçtım oğlumu da alıp. Annem beni İstanbul’a gönderdi amca kızının yanına. Orda bir hocam vardı, Suriye’li. Sana da baksın dedi tamam dedim. Boynuma bir şey taktı, nedir bu dedim yalan söylememen için dedi. Güldüm ben de ne saçmalık deyip çok ciddiye almadım benim bir şeyim yok dedim iyiyim. Eşimle problemlerimi her şeyi anlattı ben bir şey söylemedim. Hayretle dinliyorum hocayı. Birkaç bir şey okudu falan bir şey yaptı bunu iç dedi tamam dedim. Üç gün içtim kustum, üçüncü gün kötü oldum mavi mavi bir şeyler çıktı. Söyledim böyle böyle oldu diye. Kusman gerekiyordu dedi zaten. Rahatladım. Sonrasında sanki kuş gibi hafifledim. Türkçesi de çok yoktu zor bela anlıyordum. Amca kızının komşusunun eşi arkadaşıydı hocanın. Oraya geliyordu orada bakıyordu.
Bir cuma Emriye abla fenalaştı. Ben, abla başına masaj yapayım dedim okuyayım seni dedim bildiğim duaları okurum dedim belki hayır eder. Bu beni tuttu fırlattı çok korktum ne oluyor demeye kalmadı odaya kapattı kendini. Bağırıyor mu böğürüyor mu bir acayip sesler çıkarıyor. Etrafı dağıttı kaçtım komşuya Neriman ablaya gittim. Dedim hocaya haber ver Emriye abla iyi değil bir şey oldu, hemen anladılar. Ben bir şey anlamıyorum. Neriman abla da hocadan el almış ders görüyormuş sonradan öğrendim. Neyse, hoca geldi Emriye abla bayıldı. Ben, Neriman ablanın kızı var ona bakıyorum. Onlar Emriye ablaya bakıyorlar tutuyorlar falan. Kapı da açık yatak odasından izliyorum meraktan deliriyorum. Biri anlatsa güler geçerim ciddiye almam ama gördüklerim duyduklarımdan çok etkilendim.
Emriye abla Arapça konuşuyordu ama baygın şekilde nasıl olur diye aval aval bakıyorum. Sonra Türkçe konuşuyor sizi öldürürüm diyor küfür ediyor. O salak Neriman’ı da öldürürüm diyor bağırıyor. Hoca çok zorlandı uğraştı. Kesip yakma işlemi varmış, kendi eline çekip yaktığını gördüm. Hayatımda duymadığım filmlerde izlerken bile korkudan bakamadığım şeyleri canlı canlı izledim. Elini yaktı, Emriye ablayı bıçakla kesti ama kesilmedi anlam veremiyordum nasıl kesilmiyor bıçağı sürtüyor ama kesilmiyordu. Akıl alır şeyler değil. Uzun süreli okuma yakma derken bitti sonra kendine geldi Emriye abla. Hocanın gözler kan çanağı oldu. Kendi elini kolunu tutuyor. Belli ki çok ağrısı vardı belliydi halinden. Sonra Emriye ablaya bağırmaya başladı; sen kendini ne sanıyorsun dedi ne oluyor diye ben yine ibretle bakıyorum dinliyorum. Sen neyine güvendin o cini kendine çektin dedi. Ne diyor bu diye ben her seferinde şok oluyorum. Almasaydım ölecekti dedi. Neyi kast ettiğini anlamadım. Sana mı kalmış sen ölecektin bugün eğer onu içinden çıkaramasaydım diye. Ben dayanırım o kız küçük, dayanamazdı dedi. Yav sana ne dedi sen bana güvendin kendine değil dedi dedin ki hoca beni kurtarır sen de ölüyordun dedi. O küçük kızın benim kardeşim olduğunu yaptığı şeyi şimdi anladım. Âlemin en büyüğü kızın içine girmiş fal baktığın için geldi senin yüzünden diye çıkıştı ablaya. Zaten kız daha önceden çarpılmış sen ne diye onların yanında yapıyorsun dedi tartıştılar. Kardeşime amca kızım sebep oldu yani hatası yüzünden ölebilirdi de ama kendi bedenine çekti bunu nerden öğrenmişti hiçbir fikrim yok tabi. Kendi ablamın kötü olduğunu duydum. Emriye abla İstanbul’a çağırdı gelin dedi Bursa’da kimse bakmıyordu yeşil reçete
ilaçlar kullanıyormuş. Onlar ablama da musallat olmuşlar. Bayılıyormuş her yeri mosmor oluyormuş. Getirdi eniştem kayınvalidesiyle birlikte geldiler. Hoca da ilk günden geldi. Emriye’nin kocası yoktu evde konuştular anlattılar durumu. İlk bakım yapıldı uzattılar yere yatırdılar okumaya başladı çırpınmaya başladı, bağırıyor dört kişi tutuyor. Olmayacak böyle dedi, iş sandığımdan ağır dedi. Bu şekilde dönemez kız burada kalsın dedi. Kardeşi de yanında dedi, tamam dediler. Akşamına da bakım yapılacaktı. Vakit kaybetmeyelim dedi. Eniştelere siz de akşam yanında olun sonra dönersiniz dedi. Neriman abla da toplanıldı. Akşama ablam gelmek istemedi tabi. Neyse, merdivenden hocanın ayak seslerini duyduğu gibi kaçmaya çalıştı balkona fırladı tuttuk. Geliyor dedi. Koltuk arkalarına saklanmaya çalıştı. Geldi hoca kendi yanına çağırıyor ablamı sürüne sürüne yanına gitti. Ben de yardım etmeye çalıştım bırak sen dedi ağlamaya başladım üzüldüm o halde görünce ablamı. Bakıldı tekrar okudu tuttular yine âşık cin musallatıymış sonradan söyledi. Her gün okunuyor ama inat ediyormuş, çıkmıyordu. Yine kesme yakma işlemi yapıyordu bir türlü çıkmak bilmedi. Çok inatçı çıktı dedi işlem sırasında. Cini ikna olmadı bir türlü ablamın eline bir şeyler çizdi şekiller çizdi bunlar nedir diye sorduk ona hediye ettiklerim dedi. İlmi beni çok etkilemişti. Son güne geldik. Bugün bu işi bitirelim dedi. Akşamına Neriman abla müsait değildi. Amcamların ev boştu oğlu vardı tek orada. Bakalım dendi oraya gidildi. Sami abim hiç inanmıyordu dalga geçiyordu saçma sapan şeylerle uğraşmayın deyip duruyordu. Ablama Nas okumaya başladı -ne olacağını merak etmiş- okurken delirdi ablam. Sen manyak mısın ne yapıyorsun dedim daha
Bir yanıt bırakın