Tatil İçin Köye gittik

Öncelikle sizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Sesiniz bana inanılmaz bir huzur veriyor. Kendi hikâyemi de sizden dinlemek istedim. Yazım hatalarım olursa kusura bakmayın lütfen. Anlatmaya başlıyorum. İsmim Hasret. 30 yaşındayım. 2 yıllık evliyim. Bu anlatacağım olay 1 sene önce yaşandı.

Eşim de ben de çalıştığımız için pek fazla akraba ziyareti yapamazdık. Hafta sonları da ev işleri ile uğraşırdık gün biterdi zaten. Gezip dolaşmaya pek vaktimiz olmuyordu. Bu arada da eşimin ailesi ile falan hep telefonda konuşuyoruz. Onlarda her konuştuğumuzda bizi köye davet ediyorlar özledik diye. Zaman böyle geçiyor. Bir gün eşim dedi ki senelik izinlerimizi kullanalım da bir ziyarete gidelim bizimkileri. Olur dedim. İznimizi aldık. İki

gün sonra köye doğru yola çıktık. Uzun zaman olmuştu gitmeyeli. Evlendiğimizden beri sadece bir kez gidebilmiştik. Bu iki olacaktı. Yola çıktık. Yol 6 saat sürdü hemen hemen. Herkese hediyeler aldık. Eşimin tüm akrabaları köyde çünkü, halaları amcaları falan. Hepsine ufak tefek şeyler aldık gittik. İlk önce annesine gittik tabi. Çok mutlu oldular bizi görünce. Çok özlemişler. İlk gün sohbetle geçti. Çok geç yattık. Ertesi gün de amcası davet etti. Bütün aile orada olacaktı. Akşam yemeği için toplanacaktık. Biz gittiğimizde yemekler hazırdı bile. Herkes bir şey yapmış. Halaları yengeleri. Yemekler masaya sığmıyordu. Neyse yedik içtik. Sofrayı kaldırdık. O günde geç saatlere kadar sohbet edildi. Biz köyde 1 hafta kaldık. Bu sürede yatılı olarak amcasında da halasında da kaldık. Hepsi de misafiri çok severler. Bizi ağırladılar. Döndük geldik sonra. Ne olduysa ondan sonra oldu.

 

Geldiğimizin ikinci günü bir rüya gördüm. Rüyamda yine eşimin köyündeyiz. Ailecek toplanmış yemek yiyoruz. Ben yerken bir anda yemeğin içinden onlarca böcek çıkmaya başlıyor. Ve sıçrayarak uyandım. Bu neydi böyle Allah’ım dedim. Kalktım elimi yüzümü yıkayıp tekrar yattım. Ondan sonraki iki gecede de aynı rüyayı gördüm. Hiçbir farkı yok. Yemek yiyoruz benim tabağımdan böcekler çıkıyor. Yani toplamda 3 gün bu rüyayı gördüm. Eşime de anlattım o da bir anlam veremedi. Hava değişikliği falan bilinçaltın etkilenmiştir dedi. Pek önemsemedik. Sonraki günler de daha garip olaylar olmaya başladı. Benim eşimden daha erken eve geldiğim bir gündü. Telefonum çaldı. Baktım kayınvalidem arıyor. Açtım hemen sesi ağlamaklı. Yavrum biz çok kötüyüz deyip duruyor. Ne

oldu anne dedim. Sorun ne? Yavrum sorma çok kötü şeyler var dedi. Telefon kapandı. Aradım tekrar tekrar bir türlü ulaşamadım. Aradan bir yarım saat geçti. Eşim geldi. Ona da anlattım durumu annen seni aradı mı beni arayıp böyle şeyler söyledi dedim. Çok telaşlandı o da hemen aradı annesini. Annesi açtı telefonu sesi gayet sakin ve iyi geliyor. Anne sen Hasret’i aramışsın kötü şeyler oldu demişsin dedi. Annesi de yok oğlum ben aramadım kimseyi dedi. O anda şoka uğradım. Nasıl olur ki böyle bir şey? Konuştum kesinlikle. Hayal olamaz rüya olamaz. Eşim telefonu kapattıktan sonra bana döndü ee aramamış seni dedi. Olur mu aradı bak istersen arama kaydını göstereyim dedim. Bir şok daha yaşadım. Arama kaydında benim onu aradığım kayıtlar var ama onun beni aradığı kayıt yok. Çıldıracağım. Eşim de delirmişim gibi bakıyor zaten. Hem utandım hem de kendimden korktum. Acaba deliriyor muyum ben dedim. Birkaç gün geçti biz o konuyu kapattık. Yine eve erken gelen ben oldum. Üzerimi çıkardım duşa girecektim. O anda salondan telefon sesi gelmeye başladı. Kim arıyor acaba diye hemen salona geldim. Baktım kayınvalidem. Ellerim titremeye

başladı. Açsam mı açmasam mı diye çok düşündüm. Korktum çünkü. Çok korktum yine aynı olayı yaşamaktan. Ama açtım sonunda. Korktuğumda başıma geldi. Yine ağlamaklı bir ses. Kızım biz çok kötüyüz diyor. Hemen kapattım telefonu. Eşimi aradım. Eşim de 10 dakikaya evde olacağını söyledi. Bu sefer anlatmadım. Deli sanmasından korktum. Eşim varken duşa girebildim. Duşta su dökülürken sanki suyun içinden sesler geliyor gibi oluyordu. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Sanki su konuşuyor gibi ya da suda biri var gibi. Su kulaklarımdan akarken bana bir şeyler fısıldıyor. Önce anlayamadım ne sesi olduğunu suyu kapattım eşime seslendim. Bana bir şey mi dedin diye hayır dedi. Allah Allah dedim tekrar açtım. O esnada fark ettim sesin sudan geldiğini. İyice dikkat kesildim sesi anlamaya çalıştım. Fısıltı gibi. Birbirine giriyor harfler. Anlamsız bazı sözcükler duydum. Kocan, git, evden, köy gibi böyle sözcükler. Hızlıca yıkanıp çıktım. Artık anormal bir durumun içinde olduğumdan emindim. Ama kimseyi de inandıramazdım. Dua okumaya başladım. Allah’a yalvardım aklımı benden almasın diye. Delirecektim çünkü. O olaydan sonra ne zaman musluğu açsam akan sudan sesler duyuyordum. Duşta duyduğum gibi anlamsız sözcükler. Hemen kapatıyordum sonra. Bu arada başka bir yerde olmuyordu sadece kendi evimde yaşıyordum bu durumu.

Sonraki günler kâbuslar devam etti. Hep sıçrayarak ya da ağlayarak uyanıyordum. Rüyamda hep yılan köpek gibi hayvanlar görüyordum. Bir şeylerden kaçtığımı kovalandığımı görüyordum. Hayatım köye gittikten sonra adeta mahvolmuştu. Sebeplerini araştırıyordum internetten. Sürekli kâbus görmek ne anlama gelir falan diye ama mantıklı şeyler bulamıyordum. Bu süreçte eşimden destek beklerken onda da istediğim desteği görememeye başladım. Hareketleri çok değişmişti onun da. Benimle konuşmuyordu günün nasıl geçti demiyordu. Yemek yiyip yatmak istiyordu. Ben iyice yalnız kaldım. En sonunda bir hoca ile görüşeyim dedim. İnternetten bulduklarım hep para istedi. Bir arkadaşımla konuştum onun tanıdığı bir hoca varmış. Yönlendirdi beni. Onun yanına gittim. Sen kalabalık bir ortama girmişsin senin yediğin yemeğe büyü yapılmış dedi. Aklıma direk köye gittiğimiz zaman geldi zaten. Kim yapmış hocam dedim. Senin eşinin yengesi yapmış dedi.

 

İsmini de söyledi. O yengem de görünürde öyle sever ki beni. Demek ki inanmamak lazımmış. Ne büyüsü yapmış bize dedim. Sizi ayırmak istemiş. Mutluluğunuzu kıskanmış dedi. Yaptığı büyü çok tesirli. Size musallat etmişler cinleri. Bunlardan kurtulman için 1 hafta boyunca her gün gel dedi. Tamam dedim. İlk gün okudu üfledi biraz rahatladım. Eşimin haberi yok bu arada. Her şeyi çözüp öyle anlatmayı düşünüyordum. İkinci gün oldu iş çıkışı yine gidecektim. Arabam bozuldu yolda kaldım. Gidemedim. Hocayı arayıp haber verdim. Üçüncü gün taksiyle gidecektim hocanın yanına. Taksiye bindim verdiğim adrese doğru gidiyoruz. Taksi dönüyor dolaşıyor bir türlü evi bulamadık. Hocanın evi kayboldu sanki. Hocayı arıyorum anlatıyorum. Gelmeni istemiyorlar. Cinler engelliyor dedi. Sen eşine durumu anlat ben geleyim adresi ver bana. Beni etkileyemezler dedi, tamam dedim döndüm eve. Eşim çoktan gelmiş. Anlattım durumu. Saçmalama bu devirde ne büyüsü ne hocası falan diye başladı. Bir gelsin ondan sonra konuşalım bunları dedim. İkna ettim. Sonra hoca geldi. Kapıyı açtığım gibi bir iki adım geri çekil de bismillah bismillah dedi. Korkmuş

gibiydi. Biz eşimle birbirimize baktık. Girmedi bir süre kapıdan bazı dualar okudu. Ondan sonra girdi. Her odada ayrı ayrı aynı duaları okudu. Pencereleri açtı. Sonra çantasından kuru ot gibi bir şeyler çıkardı. Onları yaktım tavada. Dumanıyla gezdi odalarda. Sonra oturdu. Bana anlattıklarının aynısını eşime de anlattı. Eşim hala inanmıyordu. Hocaya bakışından belliydi. Hoca da anladı. Sen bana inanmıyorsun dedi. Eşim de beni ikna edin o zaman size nasıl güveneceğim gerçek bir hoca olduğunuza nasıl inanacağım dedi. Hoca da bir bardak su istedi. Eşimin parmağını suya batırmasını istedi. Ondan sonra suya baktı. Sen 10 yaşındayken bir kaza geçirmişsin ölümden dönmüşsün dedi. Eşim şok oldu. Doğru söylüyordu hoca. Eşim 10 yaşındayken traktörden düşmüş ve günlerce hastanede kalmış. Bunun gibi bir sürü şey söyledi. Eşim ondan sonra inandı. Şimdi gelelim sizin meseleye dedi. Senin amcanın eşi size ayırma büyüsü yapmış. Sen son zamanlarda eşinden soğumuşsun zaten doğru değil mi dedi. Eşim bu soruya cevap vermedi. Başını eğdi. İşte bu da büyünün etkisinden. Eşinin kokusundan bile rahatsız oluyorsun değil mi dedi. Eşim yine sustu. Bu büyüyü çözünce yine eski halinize döneceksiniz. Tüm sorunlar geçecek dedi. İnşallah hocam dedik. İki tane muska yazdı. Onları verdi bize. Üstünüzden ben diyene kadar çıkarmayın dedi. Sonra sordum hocaya. Hocam ben sudan gelen sesler duyuyorum bu nedir Allah aşkına var mı bu sorunu daha önce yaşayan dedim. Gülümsedi. Suyun hafızası vardır. Yapılan söylenen her şeyden etkilenir. Cinler de sana bu yolla mesaj vermişler. Ancak şimdi bu iki muskayla her şey hemen yoluna girecek diyemem. Biraz zaman lazım. Bu sürede yine bir şey yaşarsan bana haber ver dedi. Tamam dedik. Para da almadı Allah razı olsun. Sonra gitti.

Üç dört gün çok rahattım. Hiçbir sorun yaşamadım. 4 gün sonra duşa girecektim. Erkenden kalkmıştım. Eşim hala uyuyordu. Hafta sonuydu. Suyu açtım. Su akmaya başladığı gibi sesler gelmeye başladı yine. Hemen kapattım. Kalbim yerinden çıkacaktı korkudan. Bir kendinizi benim yerime koyun. Bir iki dakika bekledikten sonra tekrar açtım. Ses kesilmişti. Duş almaya başladım. Biraz şampuan döktüm. Gözlerim kapalıydı köpükten. Akan su bir anda gürleşti. Sanki kovayla su geliyor üstüme ama köpüklerim gitmiyordu o suya rağmen. Sonra bir anda su kesildi. Elimle açıp kapattım ama su kesilmişti. Başıma akan son damlaları hissettim. Eşime seslendim. Çok korkmuştum. Gözümü açamıyordum. Eşim geldi. Bir havlu istedim. Havluyu uzattı yüzümdeki köpükleri silip gözlerimi açtım. Yeni mi uyandın sen dedim. Ama baktım karşımda hiç kimse yok. Elimde havlu ama banyonun kapısı kapalı tek başımayım. Korkarak çıktım hemen. Yatak odasına geldim eşim uyuyor. O an nasıl korktuysam öyle bir çığlık attım ki. Eşim de çok korktu. Ondan sonra eşimde panik atak başladı zaten. Biri bağırsa yüksek sesle bir şey söylese hemen irkiliyor, o korkuyu atlatamadı. Yerinen fırladığı gibi sarıldı bana ne oldu Hasret iyi misin dedi. Ağlamaya başladım. Kalktı baktı eşim sular gelmişti. Gel korkma yıkan ben buradayım dedi. Eşim başımda bekledi. Ancak o şekilde yıkanıp çıkabildim. Hala ağlıyordum. Çıktıktan sonra hocayı aradık durumu anlattık. Ben geliyorum dedi hoca. 1 saate kadar geldi. Aslında bu sonraki aşamaydı ama madem bunlar olmaya başladı biz şimdi yapacağız bunu dedi. Nedir hocam ne yapacağız edim. Yine bazı malzemeler istedi. Kâğıt kalem su gibi. Hepsini getirdim. Sonra bir şeyler okudu ve birine seslendi.

Seslendiği varlığın adını 3 kez tekrar etti. 3. kez söylediğinde odanın içi buz gibi oldu. Bacaklarım buzun içindeydi sanki. Bir şey gelmişti odadaydı. Hoca bize arkanıza sakın dönmeyin bana doğru bakın siz dedi. Korkudan ve soğuktan titriyordum. Bizim arkamızdaki duvara doğru bakarak konuşuyordu hoca. Bilmediğim bir dildi bu. Hiç duymamıştım. Konuşurken bir yandan da önündeki kâğıda notlar alıyordu. Sonra bize dedi ki bu iş sandığımdan da uzun sürecek. Bunlar büyük bir nefretle kinle gelmiş buraya. Benim bir hocam var onu çağıracağım. En kısa sürede beraber geleceğiz inşallah bu işi çözse çözse o çözer dedi. Sonra da müsaade isteyip kalktı. Ben diken üzerindeydim. Her an bir şey olacak diye aklım çıkıyordu. Ertesi gün akşam vakti eve geldim. Eşim yalnız kalmamam için benden önce geliyordu artık. O evdeydi o yüzden. Yemek yedik sonra biraz TV izlemek için salona geçtik. Bir film bulduk izliyoruz. Filmi izliyorum ama aklım başka yerde. Korkuyorum hala rahat değilim. Eşime de belli etmemeye çalışıyorum. O sırada belki klasik gelebilir ama elektrikler kesildi. Tam eşim ben mum getireyim diye kalkacaktı ki elektrik geri geldi.

Tekrar oturdu. Televizyonu açtık. Yine gitti. Bu sefer gittikten sonra art arda gelip gitti. Bir saniye açılıp kapanıyordu hemen. Ben yine bağırmaya başladım. Eşim elimden tuttu hemen evden çıktık. Dualar okuyarak çıktım binadan. Eşim hocayı aradı. Durumu anlattı hoca da sağ olsun bizi evine davet etti. Gelin burada kalın dediğim hoca da yarın gelecek zaten dedi. Bu arada giderken şöyle binaya doğru baktım. Bizim ışığımız yanıyordu ve pencerenin önünden upuzun kapkara bir şey gördüm eşime de gösterdim o da gördü. İlk kez bana inandığını bu kadar hissettim ve buna bile mutlu olmuştum. Ben deli değildim. Beraber çıktık hocanın evine gittik. Hocanın eşi ve bir tane kızı vardı. Çok güzel ağırladılar bizi. Rahat etmemiz için ellerinden geleni yaptılar. Geceyi orada geçirdik. Sabaha kadar uyuyamadık ama hem olaylardan hem de başkasının evi olduğu için. Sabah olunca kalktık hemen. Saat 8 gibi kalktım eşi çoktan kalkmış kahvaltı hazırlamış. Bu kadar erken

kalkacağınızı bilsem yardıma gelirdim. Siz uyuyorsunuz diye çıkmamıştım odadan dedim. Olsun siz misafirsiniz. Buyurun dedi. Hep beraber kahvaltıyı yaptık. Öğleye doğru da o beklediğimiz hoca geldi. Öyle bir hoca ki nur yüzlü saçı sakalı bembeyaz. Gülümseyerek girdi içeri. Hayranlıkla baktım adama sanki etrafa ışık saçıyor. Abartmıyorum inanın böyleydi adam. Adı Bayram’mış. Bayram hocayı ayağa kalkıp karşıladık. Selam verdi geldi. Oturdu. Bana baktı gülümsedi. Geçmiş olsun kızım dedi. Sağ olun hocam önce Allah’ın sonra da sizin yardımınızla inşallah geçecek dedim. İçime bir huzur doğdu zaten. Biraz oturup konuştuktan sonra o da diğer hocayla istişare yaptılar. Olay üzerine konuştular. Bir de ben konuşayım dedi Bayram hoca. Farklı bir odaya geçtik. İki hoca ben ve eşim. Dördümüz bir odaya oturduk. Hoca dualar okudu sonra da bir isim söyleyerek ona seslendi. Sonra da onunla konuşmaya başladı. Bu sefer gelen varlıkları gördüm. Eşim de gördü. Biri baştan

 

aşağı bembeyaz elbise öteki de baştan aşağı simsiyah. Bu iki varlıkla konuştular. Hiç korkmadım o hoca bana öyle güven verdi ki sadece izledim. Sonra eğer eviniz müsaitse bir geleyim bakalım. Bazı yapmamız gereken şeyler var dedi. Tabi hocam dedik. Kalktık yola çıktık. İki hoca da bize geldi. Baktılar ettiler. İlk gittiğimiz hoca dedi ki Bayram hocaya, hocam ben şunları şunları yaptım bu evi terk etmeleri lazım ama hala terk etmiyorlar. Bu noktada sıkıştım kaldım dedi. Bayram hoca sakalını sıvazladı. Eksik çünkü dedi. Tamam, yediği yemekte büyü varmış. Ama bir de eve kadar getirdikleri büyü var dedi. Sonra benden köye gittiğim bavulu istedi. Ben bavulu boşalttım hocam içinde bir şey olsa mutlaka görürdüm dedim. Sen getir bakalım dedi. Getirdim. Açtı fermuarlarını bir de makas istedi. Bavulun içini kesti kestiği o astar kısmının içinden bir muska çıkardı. Bu bir dedi. Masaya koydu. Şimdi bana yengenin sana hediye verdiği iki havlu varmış onları da getir

bakalım dedi. Getirdim. Hani etiket gibi bir şey olur ya böyle yıkama talimatı yazar. Şu derecede şöyle yıkayın diye. Küçücük bir şeydir o. Onu kesti hoca. Ve ona yapışık olan incecik fark edilmeyecek türde bir kâğıt çıkardı. Dondum kaldım. Normal bir insanın onu fark etmesi imkânsız. Bu nasıl bir kâğıt bu nasıl düşünülmüş böyle diye hep şaşırırım. Çünkü hangimiz kesiyoruz ki orayı. O da zaten böyle kullanır diye oraya yapıştırmış. Hoca onu da kesti masaya koydu. Bu da iki dedi. Şaşkınlıktan konuşamıyoruz tabi. Eşim de aynı şekilde. Onları okuyarak imha etti. Bir akarsuya atarsınız siz dedi. Koydu masaya tekrar. Sonra arkasına yaslandı geçmiş olsun kızım artık seni rahatsız edemezler dedi. Elini öpmek istedim. Estağfurullah dedi izin vermedi. Bana da bazı tavsiyelerde bulundu. O yengenle kavga edeyim deme sakın. Bırak o bu işi çözdüğünü bilmesin. Şimdi gider hesap sorarsan ve kurtulduğunu söylersen tekrar yaptırır dedi. Evine asla gitme ve kalma diye de sıkı sıkı tembihledi. Muskaları 40 gün sonra çıkarabilirsiniz. Allah’ın izniyle artık bir şey olmaz dedi. Ve sonra müsaade istediler. Allah razı olsun. Bu şekilde kurtuldum. Yengesiyle de konuşmuyoruz şimdi. Hikâyeme yer vermenizi çok isterim. Şimdiden teşekkürler.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*