
Herkese merhaba. Ben de kendi hikâyemi de yazmaya karar verdim. Öncelikle paranormal olaylara çok ilgili olduğumu belirtmek istiyorum. Başıma da ne geldiyse bunun yüzünden geldi zaten.
Benim yaşadığım yerde akli dengesi yerinde olmayan yüzde yüz engelli bir kız var. Şöyle söyleyeyim. Yemek yemeyi bile bilmiyor. Bilinci aklı o derece yok. Yaşı 27-28 ama bebek gibi bakıma muhtaç. Bu kızın adı Ümran. Ümran arada dışarı çıkar kapının önünde oturur. Ondan sonra da içeri girerdi. Mahallede tanımayan bilmeyen yok. Kim Ümran’ı dışarda görse selam verir, onunla konuşur ama Ümran konuşmayı bile bilmez. Bakar sadece. Sevildiğini hissedebilirse gülümser en fazla.
Bir gün onların evin önünden geçiyordum. Ümran oturmuş kapıya. Etrafa bakıyor geleni geçeni izliyor. “Ne haber Ümran?” dedim. Baktı öyle. Tam geçip gidiyordum, bir şey dedi. Ne dediğini anlayamadım. Ağzında geveledi ama konuşması bir şey demeye çalışması bile beni çok etkiledi, çok şaşırdım. Bana mı öyle geldi acaba diye düşündüm bir an. Geçtim gittim oradan. Ama aklım orada kaldı. Ne dedi, ne demeye çalıştı, nasıl konuşabildi? Düşündüm, durdum. Aklımdan hiç çıkmadı. Aradan 1 hafta geçti. Ben yine oradan geçiyordum. Yanına iyice yaklaştım bu sefer. “Nasılsın Ümran?” dedim. Kafasını kaldırıp baktı yine bir şeyler diyecek oldu. Eğildim duymak için. “Horoz” dedi. “Ne… Ne dedin Ümran, ne horozu?” dedim. “Horoz” dedi tekrar, sonra sustu. Bir daha konuşmadı. Allah Allah! Bu nasıl olur? Bu kız anne bile diyemezken horoz nerden çıktı diye söylendim kendi kendime. Annesini babasının da tanırdım. Annesine söyleyeyim dedim çok merak ettim. Kapıyı çaldım. İçeri girdim, annesine söyledim. O da çok şaşırdı ancak “Sana öyle gelmiş oğlum. Ümran bunca zaman anne bile diyemedi. Ne horozu?” dedi. Baktım inandıramıyorum. “Bana öyle geldi herhalde. İyi günler deyip çıktım. Ertesi gün hiçbir işim olmamasına rağmen bilerek geçtim oradan ama bu sefer dışarda göremedim. Bir süre de oyalandım. Belki çıkar bir şey der diye ama çıkmadı.
Sonra ara ara oradan geçmeye devam ettim. Bir gün yine gördüm onu. Annesi oyuncak bir bebek vermiş. Onunla oynuyordu. Oynuyor dediğim bebeği nasıl tutacağını bile bilmediğinden ayaklarından kaldırmıştı havaya. Hemen gittim yanına “Ümran merhaba.” dedim. “Bana bir şeyler söylüyordun. Ne anlatıyordun, devam et.” dedim. Bebeği fırlattı aniden. Saçlarını tuttu. Çekmeye başladı. Ne oldu anlayamadım. Kriz geçirir gibi oldu bir an. “Kesmiş, kesmiş!” diye bağırıyordu. Bağırma sesine annesi çıktı. “Ne oldu ona?” dedi. Bilmiyorum ben de bağırma sesini duyup geldim dedim. Annesi yine konuştuğu kısmı duymadı. Sadece ben duydum. “Kesmiş.” dedi bu sefer. Kim kesmiş? Ne kesmiş? Öteki sefer horoz demişti. Şimdi kesmiş diyor. Horoz mu kesilmiş bunu mu anlatıyordu. Çok ilginçti gerçekten. Bu kadar niye ilgini çekti, peşine düştün diyecek olursanız bilmiyorum. Hiç konuşamıyor ama bir anda bir şeyler söylüyor ve sadece bana söylüyor. Benimle konuşuyor, saf masum bir kul. Bu yüzden bana bir şeyler diyebileceğini düşündüm. Bu arada bizim hayatımızı anlatayım. O ara bir komşumuzla ciddi problemler yaşadık. Çok kötü kalpli biriydi komşumuz. Bile isteye gelir çöpü bizim kapının önüne dökerdi sırf gıcıklık olsun diye. Poşetiyle falan bırakmak değil, bildiğiniz dökerdi. Annemle tartışırdı hep. Bizi kıskandırmaya çalışırlardı.
Bir yanıt bırakın