
Benim adım Ahmet. 2015 yılında, Adana’nın bir köyünde yaşıyordum
Köyümüz, dağların eteklerinde, ormanlık bir alana yakındı. O yaz, köyde tuhaf olaylar yaşanmaya başlamıştı. İnsanlar, geceleri evlerinin çevresinde garip sesler duyduklarını, hatta bazen pencerelerin önünde beliren gölgeler gördüklerini söylüyorlardı. Ben başta bunlara pek kulak asmadım. Ta ki o geceye kadar…
Bir yaz gecesi, saat gece yarısını geçmişti. Evde tek başıma oturuyordum. Ailem, şehirdeki akrabalarımızı ziyarete gitmişti. Birden, evin dışından gelen tuhaf bir ses duydum. Sanki birisi bahçede yürüyordu. Pencereden dışarı baktığımda, hiçbir şey göremedim. Ama sesler devam ediyordu. Hatta bir ara, kapının önünde birinin ayakta durduğunu hissettim.
Korkmuştum ama merakım ağır bastı. Elime bir el feneri alıp kapıya yöneldim. Yavaşça kapıyı açtım ve dışarı baktım. Bahçe bomboştu. Ama tam o sırada, evin arka tarafından gelen bir çıtırtı sesi duydum. El fenerimi o yöne çevirdiğimde, bir şeyin hızla hareket ettiğini gördüm. Büyük bir kuş ya da bir kedi olabilirdi diye düşündüm. Ama sonra, o şeyin insan boyutunda olduğunu fark ettim.
Kalbim hızla çarpmaya başladı. El fenerimi tutarak bahçenin etrafında dolaştım. Tam o sırada, evin çatısından gelen bir ses beni donakalttı. Sanki birisi çatıda yürüyordu. Başımı kaldırıp baktığımda, çatının kenarında karanlık bir figür gördüm. Gözlerime inanamadım. O şey, bana doğru eğilmişti ve sanki beni izliyordu.
Panikle eve geri döndüm ve kapıyı hızla kapattım. İçeri girdiğimde, evin içinde de tuhaf bir sessizlik vardı. Ama bu sessizlik, rahatlatıcı değil, aksine ürkütücüydü. Mutfağa doğru ilerlerken, dolabın içinden gelen bir tıkırtı sesi duydum. Yüreğim ağzıma geldi. Dolabı yavaşça açtığımda, içeride hiçbir şey yoktu. Ama tam o sırada, salonun köşesinde bir gölge belirdi.
O gölge, insan şeklindeydi ama normal bir insandan daha uzun ve inceydi. Hareket etmiyor, sadece orada duruyordu. El fenerimi ona doğru tuttuğumda, gölge aniden kayboldu. Ama birkaç saniye sonra, evin diğer tarafından gelen bir sesle irkildim. Sanki birisi bana gülüyordu.
O geceyi nasıl atlattığımı hala tam olarak hatırlamıyorum. Sabah olduğunda, evin her yerini kontrol ettim ama hiçbir iz yoktu. Ailem eve döndüğünde, yaşadıklarımı anlattım. Köydeki yaşlılarla konuştuğumda, bana bunun bir “cin” olabileceğini söylediler. Köyümüzün yakınlarında, eski bir mezarlık varmış ve orada sık sık böyle olaylar yaşanırmış.
O günden sonra, evde yalnız kalmaktan hep korktum. Geceleri pencerelerin önünde beliren gölgeleri görmeye devam ettim. Ama en korkuncu, o gülme sesiydi. Sanki birisi beni izliyor ve eğleniyordu. Köydeki insanlar, cinlerin bazen insanlara musallat olduğunu ve onları korkutmayı sevdiğini söylüyorlar. Belki de o gece gördüğüm şey, gerçekten bir cin’di. Ama bir şey kesin: O geceden sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
O geceden sonra, köydeki yaşlıların tavsiyesi üzerine eve bir hoca çağırdık. Hoca, evde bir cin olduğunu ve onun bizi rahatsız ettiğini söyledi. Evde bir dua okudu ve cinin gitmesi için bazı ritüeller yaptı. Ama ben, o gecenin etkisinden bir türlü kurtulamadım. Her gece, pencerelerin önünde bir şeylerin hareket ettiğini hissediyor, bazen o gülme sesini duyuyordum.
Bir süre sonra, ailemle birlikte köyden taşınmaya karar verdik. Şehre yerleştik ve orada yeni bir hayata başladık. Ama o geceyi asla unutamadım. Bazen rüyalarımda o karanlık figürü görüyorum ve uyandığımda hala evin içinde birinin olduğunu hissediyorum.
Köydeki evimiz hala boş duruyor. Kimse oraya taşınmak istemiyor. Köylüler, o evin “cinli” olduğunu söylüyor ve yaklaşmıyorlar. Ben ise o geceyi düşündükçe, hala içimde bir korku hissediyorum. Belki de o cin, hala orada… Belki de bir gün başka birini bulacak.
O geceyi asla unutmayacağım. Çünkü o gece, gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Yaşadıgınız olayı bize anlatmak için mail adresimizden iletişime geçin
Bir yanıt bırakın