
Merhaba ismimi vermeyeceğim çünkü annem de kanalınızı izliyor. 37 yaşındayım aslen Adanalıyım ama İstanbul’da yaşıyorum. Özel sektörde 8 senedir çalışıyorum. Küçüklüğümden beri yoklukla
büyüdüm. Babam çalıştırdığı iş yerlerini sürekli iflasa çevirirdi. En son mobilya imalathanesi de iflas edip ortağı intihar edince oradan Tunceli’ye taşındık. Babam orda lokanta açtı lise yıllarım orada geçti. Lise 2 zamanlarımda bir rüya gördüm. Rüyamda fal bakabildiğimi gördüm. Yakın bir arkadaşım vardı yan yana geldik ve gel kapat deneyeyim dedim ve o baktığım falda ne söylediysem birkaç gün içinde hepsi bir bir çıktı ve ben fal bakmaya başladım. Kimseden tabi ki çok yabancı olmadıkça kimseden para almıyordum ve ben baktıkça güçlendiğimi hissediyordum. Fal konusunda uzmanlaşmıştım. Asla olamaz böyle bir şey dedikleri şeyler de oluyordu. Buna söyle bir örnek vereyim; teyzeme fal bakmıştım. Benim teyzem şu an benim olduğum yaştaydı 35 ya da 36 yaşında ev kızıydı. Ona fal baktım ve teyze sen memur olacaksın önce ağır işte sonra da masa başına geçeceksin dedim. Teyzem asla olmaz öyle bir şey ortaokul mezunuyum yaşım kaç oldu ne memurluğu dedi. O ara KPSS ilk kez başlamıştı ve ortaokul mezunu da alınacak deyince bir akrabanın ısrarı üzerine yazıldı ve teyzem ondan sonra memur oldu. İlk başta ordu evinde temizlik işi yapıyordu birkaç yıl sonra masa başına geçti hala da masa başı çalışıyor. Her şey bir bir gerçekleşiyordu. Artık etrafta herkes duymuştu fal baktığımı her gelen kapatırdı bazen günde 7-8 tane bakardım. Sonra onlar başladı, rüyalar…
Ben burada duyduğum hikâyelerdeki gibi falcılara olduğu gibi cin musallatına uğramadım rahatsız edilmedim. İlk rüyam Türkiye’de çok ünlü çok sevilen bir ünlünün ölümüydü. Rüyamda öleceğini gördüm ama verilen şifreleri ancak o kişi öldükten sonra anladım kim olduğunu. Rüyamda verilen şifre onun filmlerinden biriydi. Ve yine bir gün kendimi bir sahilde gördüm filmlerdeki gibi bambu ve muz ağaçları palmiye ağaçları mis gibi sahil yemyeşil deniz ohh diyorum ya ben burada yaşamak istiyorum. Tam o sırada deniz dalgaları ayağıma vururken o parlak güneş bir anda kayboldu ve ortalık karardı. Yağmur mu yağacak diye kafamı kaldırdığımda 15-20 katlı bir bina yüksekliğinde dalgayı gördüm. O cennet yer bir anda cehenneme döndü. Az önce gördüğüm top
oynayan kumlarla oynayan çocuklar, konuşan çiftler, sevgililer, yaşlılar, gençler hepsini bu sefer dalga bazılarını duvarlara bazılarını ağaçlara fırlatıyordu. Bazılarının da üstüne arabalar uçuyordu. Bense sadece o suda boğazıma kadar durmuş batmıyor izliyordum üzülerek belki birine yardım ederim diye suyun altına girmeye çalışıyordum ama sanki bir el ensemden tutmuş havada tutuyordu beni. Zorlukla başımı suyun içine soktum o insanların cesetlerini su altında gördüm. Allah’ım bu nasıl bir şey nasıl felaket dedim ve uyandım. Uyandığımda sırılsıklam terlemiştim gariptir ki o yosun ve deniz kokusu hala burnumdaydı. Üstüne düşmedim çok, bir film etkilemiştir dedim uyudum.
1 belki 2 hafta sonra o yerin Endonezya olduğunu anladım. Tsunami olmuştu ve birçok can kaybı vardı. Daha sonra Tunceli’de düşen helikopter içindeki er ve üst sayıları, bir politikacının suikastı ve bunun gibi daha birçok rüya hepsini anlatacak olsam sizi 3-4 saat kendime mahkûm ederim.
Neyse, benim lise bitmişti. Biz de başka bir eve taşındık. O evde bir süre sonra bir rüya gördüm. Rüyamı detaylı değil de kısaltarak anlatacağım. Rüyamda bir çöldeyim bir şehre gidiyorum. O sırada o ıssız çölde bir rahiple karşılaşıyorum. Bana birini aradığını söyleyip yardımcı olmamı istiyor. Kimi arıyorsun amca dediğimde babamın adını söylüyor, onun kızını aradığını ve benim adımı söylüyor. Ben de amca benim o ne yapacaksın hayırdır bir sorun mu var diyorum. O da diyor ki kızım seninle bir şey yapmamız lazım. Ne zamandır arıyorum seni eğer o şeyi yapmazsak öleceksin! Takılıyorum peşine bir süre yürürken bana anlatıyor bir mağara olduğunu o mağarada bir trafo olduğunu onun kablosunun arasına bir karayılan girdiğini söylüyor. Onun yüzünden elektrik
çarpması sonucu çok kişi öldü değil mi çevrenizde? O yılanı çıkarmazsak sen de elektrik çarpması sonucu öleceksin diyor. Ben de ne yani etrafta ölen elektrik isçisi, yaşlı teyze, o adam gibi daha birçok ölümün sebebi o yılan mı amca diyorum evet diyor. Bir anda durduk önümde dümdüz duvar belirmişti geldik diyor buraya çıkacağız amca nasıl çıkacağım ne merdiven var ne tutacak bir şey nasıl çıkacağım diyorum. O da sen at adımını sonra çakacaksın diyor. İlk adımımı düz duvara atıyorum dümdüz yol oluyor yürüyoruz ve dur diyor, arkama bakınca dümdüz duvar çıkmışım uçurum başında görüyorum kendimi. Sonra bak kızım diyor bu mağara içine girip gri bir trafo önünde duruyoruz aşağıdan sarkan kabloyu içinden bir şeyler söyleyerek çekip atıyor. Arasında kara bir yılan süzülerek çıkıyor tam beni ayağımdan sokacakken taşla basını eziyorum. Tamam mı bitti mi diyorum ve o rahip yok olmuş oluyor. Onun arkasından yer altında saklanan bir kilise buluyorum o
Bir yanıt bırakın