
Kampta Yaşadığımız Olay | Korku Hikayeleri
Selamün aleyküm kardeşim. Kanalın çok başarılı. Gerçek hikâyelere yer verdiğin için hiçbir hikâyeni kaçırmadım. Her akşam dinliyorum. Daha da iyi yerlere geleceğinizi ümit ediyorum.
Hikâyem bir film gibi. Klasik korku filmlerinden bilirsiniz. Bir grup arkadaş tatile ya da kampa gider. Yolda kalır ve başlarına türlü olaylar gelir. Filmlerde yaşanan bu olay benim başıma geldi. Biz bir grup arkadaştık. 6 kişiydik. 3 kız 3 erkektik. Sevgili değildik ama grupta birbirlerinden hoşlananlar vardı. 1 tanesi yabancı uyrukluydu. Biz kamp yapmayı ve gezmeyi çok severdik. Açıkçası baba parası yiyen bir gruptuk. Ben babamın şirketinde bazı işlere bakardım. Onun dışında gezerdim. Diğerlerinin hayatı da buna yakın hayatlar. Neyse yine bir gün gidelim eğlenelim dedik. Bir karavanımız vardı. Ve çok güzel yaptırmıştık. Eksiksizdi. Her gören hayran kalırdı. Hep beraber çıktık yola. Gittiğimiz yerin adını söylemek istemiyorum daha doğrusu inanın oranın adını anmaya korkuyorum. Sabah erken çıkacaktık. Karavan benimdi ama hiç tek başıma kullanmamıştım, nereye gitsek beraber giderdik. Sabah buluştuk ve yola koyulduk.
Müzik son ses bir yandan alkol alıyoruz ve inanılmaz eğleniyoruz.
Yanımıza da bolca yiyecek aldık.
Planımız şöyleydi. Gideceğimiz yerde bir kamp alanı vardı daha önce gitmemiştik ama hep gidelim dediğimiz bir yerdi. Kimsenin olmaması orayı daha cazip yapıyordu. Uzak ve ıssız olduğu için pek tercih eden yoktu. Bu da bizim için güzel bir fırsattı. Dilediğimiz gibi takılacaktık. Yolculuk uzun sürecekti. 10 saat civarı. Dönüşümlü olarak arabayı kullanıyorduk ve acelemiz yoktu dinlene dinlene gidiyorduk. Güzel bir yer bulduğumuzda durup vakit geçiriyorduk ama bunu yaptığımız için daha gidemeden hava kararmıştı. Yolumuz daha uzundu. Ama biz bunu sorun etmiyorduk. Eğlenmeye devam ediyorduk. Bir yerde durduk giderken. Kızlar bir durup fotoğraf çekinelim dediler. Karanlıktı ama kızlar işte. Biz de tamam dedik. Bir tepe vardı çok yüksek değildi. Yürüyerek çıkılırdı. Kızlar dedi ki tepeye çıkalım fotoğraf çekinelim. Sonra sosyal medyada zirvedeyiz sesiniz gelmiyor diye paylaşırız dediler. Güldük falan neyse çıktık o tepeye. Telefonlar da çekmiyor. Flaşları açtık video çektik fotoğraf çektik indik tepeden. Tekrar bindik yola devam edecektik. Ama araba çalışmadı. Ne yapsak ne etsek çalıştıramadık. Ama şöyle söyleyeyim çalışmaması için hiçbir sebep yok. Şaştık kaldık. Telefonlar zaten çekmiyor. Tek şansımız karavan olması. Yatacak yerimiz ve yemeklerimiz var. Sabaha kadar orda kalsak da sorun olmaz. Yalnız şöyle bir sıkıntı vardı. Hiç araç geçmiyordu sabah olunca araç geçer mi o da şüpheli. İlk defa gitmiştik oraya hiçbir yer bilmiyoruz.
Herkes bir fikir üretiyor.
Sabahı bekleyelim, telefonun çektiği bir yer arayalım, yürüyelim bir ev falan bakalım diye bir sürü fikir dönüyor. Hem konuşuyor hem de hala çalıştırmaya çalışıyoruz. Ama çalıştıramadık. Neyse, kimse de yok etrafta çıkalım bir turlayalım. Birini görürüz veya telefon çeker belki diye çıktık dışarı. Yukarı doğru yani geldiğimiz yönün aksine yürümeye başladık. Tek ışık kaynağımız elimizdeki telefonlar. Yürüdük yürüdük. İlerde bir ışık gördük. Işığı görünce sevindik tabi çünkü ışık demek insan demek ama yanılmışız onu da şimdi anlayacaksınız. Işığa doğru gittikçe bunun bir ev olduğunu anladık. Derme çatma bir tarafı yıkık bir ev. Ve başka ev yok etrafta. Böyle bir yerde ev olmasına şaşırdık evde ışık olmasına ayrı şaşırdık. Önden bir kaç arkadaşla evin önüne geldik ve kapıyı çaldık hiç kimse açmadı ama ses geliyordu evden. Fısıltı şeklinde. Bekledik biraz ama açılmadı. Tek ev olduğu için belki çekinip açmaması normal diye düşündük. Geri dönelim dedik. Tam geri dönüyorduk kapı açıldı. İçerden bir kadın çıktı sinirli bir hali vardı. Kadın olduğunu görünce iyice şaşırdık tabi. Merhaba teyze. Biz yolda kaldık da dedim. Geçin içeri dedi aynı öfkeli tavırla. O an korktum işte. Kapısına bir sürü tanımadığı kişi geliyor ama o çekinmeden bizi içeri davet ediyor. Bu durumdan anladım ki çekinmesi gereken bizdik. Yok, girmeyelim falan dedik ama girin dedi kadın.
Ben size yardım edeceğim dedi sonra. Girdik içeri. Evde eşya denen bir şey yok. Yatacak oturacak şey var. Başka bir şey yok. Halı bile yok. Siz burada mı yaşıyorsunuz dedim evet dedi. Tek başınıza zor olmuyor mu dedim. Tek değilim dedi. Evde 5 kişiyiz dedi ama bizden başka kimse yoktu. Bir şey diyemedim. Sonra bize nerden geldiğimizi söyledi. Biz şaşırdık nereden bilebilirdi ki? Aracınız bozulmuş dedi sonra iyice şaşırdık. Yardım edeceğim size. Ama bir daha onları rahatsız etmeyin dedi. Kimi rahatsız etmişiz ki dedik. Tepeye niye çıktınız dedi. Fotoğraf çekinmeye hatıra olsun diye dedik. O tepe onlara ait. Oraya insan gidemez. Giderse sonuçlarına katlanır dedi. Hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Gelin şöyle, hemen musallat olmuşlar size dedi. Bizi yere oturttu. Halı da yok dediğim gibi üstümüze yerdeki topraklar bulaşıyor pis bir yer. Oturduk neyse. Ellerimiz titriyor. Kızların ağzını bıçak açmıyor zaten. Kadın dua okur gibi bir şeyler okudu.
Sonra da Türkçe bir şekilde bırakın gitsinler dedi.
O an da odanın kapısı kendiliğinden açıldı. Hani son zamanlarda sosyal medya da bir caps dönüyor ya. Eminim ama kanıtlayamam diye. Onun gibi. İçeri birinin girdiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. O oda buz kesildi. Tüylerim ürperdi. Kadın açılan kapıya hiç bakmadı. Ve ışıklar kapandı. Kızlar çığlık atmaya başladı. Kadın kızdı sesinizi çıkarmayın sakın dedi. Sustuk. Ama içimden son duamı ediyorum. Oradan canlı çıkmak öyle imkânsız geliyor o an. Gelenlerden korkmayın onlar benim oğlum dedi. Etrafta görünmeyen varlıklar var ve kadın onlara oğlum diyor. İçerden bir bardak su getirdi. Hepimize bir yudum için diye verdi. Çaresiziz içtik. Bu gece burada kalın sabah çıkın dedi. Biz gidelim biz arabada bekleriz falan desek de giderseniz sabaha çıkamazsınız. Tepenin orda onlar var dedi. Kadın yapacaklarını yaptı. Sonra oturduk. Işık açıldı bu arada. Kadın da kendi hayatından biraz bahsetti. Kadın bir cinle evliymiş. Ve o cinden 3 oğlu varmış. Dediğine göre eşi olan cinin annesi de onlarla kalıyormuş. Burada kendisine bir hayat kurmuş. Sabaha kadar diken üstündeydik. Bırakın yatıp uyumayı arkama
bile yaslanamadım. O derece rahatsızdım ortamdan. Kapılar sürekli açılıp kapanıyor. Duvarda gölgeler hızlı hızlı geçiyor. Kadın arada boşluğa doğru bilmediğimiz bir dilde konuşuyor. Bazen kapı sert kapanırsa sakin ol bir şey yok sakin ol diyor. Sabaha kadar böyle geçti düşünebiliyor musunuz. Öldük öldük dirildik. Her gölge gördüğümüzde her kapı açıldığında her fısıltıda resmen öldük. Sabah güneş doğar doğmaz kadına teşekkür edip çıktık. Koşa koşa gidiyoruz ve kimse konuşmuyor. Araç bıraktığımız gibi duruyor. Hemen bindik ilk denemede çalıştı zaten. Direk gittik oradan. Yaşadıklarımızı da zor atlattık. Kamp yapacağımız yere gittik ama ya buralarda da cin varsa diye çok korktuk. Yaptığımız en kötü kamptı. En ufak seste çığlık atıyorduk. Baktık olmayacak ertesi gün döndük. Bir daha kamp yaparken asla böyle ıssız yerleri seçmedik. Ne kadar kalabalık yerler varsa oralara gittik. Ama oralarda bile korktuk. Hepimize travma geçirtti bu olay. Kızlar tedavi bile oldu atlatmak için. Ben de karanlıkta dışarı çıkacaksam mutlaka dua okuyorum artık. O gördüğümüz kadın da artık onlara karıştığı için onların bölgesinde rahatlıkla yaşıyordu anladığım kadarıyla. Benim hikâyem bu kadardı.
Diğer korku hikayeleri için okumaya devam edin.
Bir yanıt bırakın