arkadaşım ile yaşadıgımız paranormal olay

korku hikayesi
korku hikayesi

korku hikayesi

Selamlar abla ismim Kadir. Size Antalya’dan yazıyorum. Olayın yaşandığı zaman Sivas’taydık ama. Geçen sene yaz ayıydı. Biz arkadaşlarla Sivas’a gitmiştik. Arkadaşlar da Sivaslıydı zaten. Hem

 

dedik ailemizi ziyaret ederiz. Hem de orda da vakit geçiririz. Sivas’a gittik. Birinci gün ailelerimizle vakit geçirdik. Biraz hasret giderdik o yüzden evden çıkmadık. Ama ikinci gün yine buluştuk. Buluştuk buluşmasına da hiç böyle olaylar olacağını tahmin edemedik. Arkadaşlarımın ismi Eren ve Mehmet. Buluştuk, Mehmet’in yanında kuzeni de vardı ve kızdı. Önce biraz bozulduk bu kızın ne işi var rahat edemeyiz diye ama öyle olmadı öyle olmadığı gibi bir de kızdan hoşlanmaya başladım. Tabi arkadaşın kuzeni belli edemem asla, yanlış olur. Dolaştık falan epey gezdik. En son yorgunluktan evlere dağılalım dedik ama kızdan hoşlandım bir kere. Onu düşünüyorum evde. 2 gün sonra piknik yapalım mangal yakalım diye sözleştik. Bildiğimiz bir yer var. Biliyoruz ama daha

 

önce hiç mangal yakmadık orda. Kimsenin olmadığı güzel bir yer. Rahat oluruz dedik. Mangal günü geldi. Gittik. Tabi kuzeni yine ordaydı. Adı da Betül’müş. Çok konuşmuyoruz Betül’le. Mesafeli duruyorum ben. Bugün sabaha kadar eğlenelim dediler. Birlikte vakit geçirelim diye anlaştık. Bulunduğumuz yer küçük bir tepe şeklinde. Biraz durduk akşam oldu. Etrafta da ışık yok, çok karanlık oldu. Ateş yakalım dedik. Ateşi yaktık. Etrafına oturduk. Havadan sudan konuşuyoruz. Biz konuşurken etraftan sesler gelmeye başladı. Uğultu gibi tam anlaşılmayan sesler. Eren duydu ilk. Telefondan müzik açmıştık. Müziğin sesini kısın biraz siz de benim duyduğum sesleri duyuyor musunuz dedi. Müziği kapattık. Sese odaklandık. Hepimiz de korktuk. Uğultu arttı. Aynı zamanda bir rüzgâr başladı. Rüzgâr öyle esti ki yanan ateşi söndürecek nerdeyse. Sonra kesildi uğultu, rüzgâr durdu. Durunca biz de önemsemeden devam ettik oturmaya. Biraz daha oturduktan sonra davul sesi gelmeye başladı. Etrafta bir yaşam belirtisi yok bu davul sesi nerden gelebilir? Düğün yapılacak bir yerde değiliz kesinlikle ama ses yakından geliyor. Yine anlayamadık sebebini. Bir bakalım bu ses

 

nerden geliyor dedik. Kalktık davul sesine doğru yürüdük. Yürüyoruz ama o sesin kaynağını bir türlü bulamıyoruz. Geri dönelim dedik. Ateş yaktığımız yere geri döndük. Döndüğümüzde ateş sönmüştü. Eren’le ben ateşi tekrar yaktık. Ateşsiz oturamazdık. Çünkü hem ışık yok çok karanlık hem de akşam olduğu için yaz da olsa serin oluyor. Yüksek bir tepedeyiz çünkü. Yaktık oturduk devam ediyoruz sohbete. Her şey normale döndü davul sesi kesildi uğultu kesildi. Sıkıntı yoktu. Betül’e bakıyorum ister istemez. Çok fazla konuşamadım ben. Yanlış bir şey söylerim yanlış bir şey yaparım diye. Betül var diye heyecanlıydım yani. Arabayla gelmiştik ama araba o tepeye çıkamayacağı için aşağıda bırakmıştık. Eren dedi ki arabada battaniye vardı ben onu getiriyim de üşümeyelim dedi. Tamam dikkatli git dedik. Eren telefonunun ışığını açtı arabaya doğru gitti. Geldikten sonra elinde battaniye vardı ama çok korkmuştu. Ne oldu sana dedim. Ben arabadan bunu alırken biri taş attı etrafa baktım kimseyi göremedim dedi. Düşmüştür bir yerden ne korkuyorsun dedim. Bilmiyorum ki koşa koşa geldim valla dedi. Geçti oturdu. Bir tane battaniye olduğu için

 

hepimiz iyice sokulduk birbirimize sırtımıza da örttük. En baştan Betül oturuyordu onun yanında da kuzeni oturuyordu. Keşke kız bu tarafta otursaydı beraber ısınsaydık diye aklımdan bir düşünce geçti. Ben bunu düşünür düşünmez. Kız kalktı burası çok eğimli ya ben burada oturamıyorum şu en sona geçsem daha iyi olur dedi. En sonda da ben vardım. Benim yanıma oturacaktı yani. Tam aklımdan geçen şeyin olması beni çok şaşırttı. Başka bir şey istesem olacakmış dedim. Oturdu. Biraz da yaklaştı. Heyecandan tek kelime edemiyorum. O an nasıl gözüktüm dışardan bilmiyorum ama halim çok komikti. O sırada yakınımızdan bir köpek havlama sesi geldi ama aniden geldiği için Betül korkup bir anda bana yaklaştı sarılmadı ama aramızda mesafe yoktu artık. O ses neydi ödüm koptu dedi. Köpek köpek korkma dedim güldüm. O da güldü. Biz tüm bunlara rağmen nedense bir türlü gitmeyi akıl edemiyoruz. İlla orda oturacağız diye tutturduk sanki başka yer yok. Otururken Eren bir yere baktı odaklandı oraya. Ne oldu nereye bakıyorsun dedim. Biri geliyor dedi. Baktım uzaktan bir adam geliyor. İyice yaklaştı 40 yaşlarında sakallı eski bir pantolon giymiş. Yanımıza kadar geldi. Selamün aleyküm gençler dedi. Aleyküm selam abi buyur dedik. Gençler burada ateş yakmayın. Sizi uyarmaya geldim. Siz geldiğinizden beri herkes rahatsız, ateşi söndürün

 

sonra da başka yere gidin dedi. Abi kim var da kimi rahatsız ettik. Burada ev bile yok dedim. Var, bir sürü ev var. Yaşayan da bir sürü kişi var. Şikâyet ettiler sizi bana dedi. Biz birbirimize baktık. Burada ev nerde abi dedim. Yakınlarda dedi. Eren o anda alkol alan tek kişiydi. Biz içmiyorduk sadece Eren içiyordu. Kafası iyi olduğu için adamla ters ters konuşmaya başladı. Dayı sen bizimle dalga mı geçiyorsun nerde ev var, varsa biz niye görmüyoruz. Kilometrelerce ötede oturanlar mı ateşten rahatsız oluyor. Ateşi nerden görmüşler. Dürbünle mi izleniyoruz yoksa diye alaycı bir üslup kullandı. Adam çok sinirlendi. Ateş yüzüne öyle bir yansıyordu ki adamın. Şöyle anlatsam daha iyi anlarsınız. Alacakaranlığı izlemişsinizdir. Orda kurt adama dönüşen bir karakter vardı. Onun gibi sanki adam sinirlenip kurt adama dönüşecekmiş gibi bir his oldu bende. Adamdaki farklılığı hissettim hemen müdahale ettim Eren bir dur kardeşim adam kibarca uyarmaya gelmiş alınacak bir şey yok bunda. Hadi başka yere gidelim dedim. Eren söylene söylene kalktı. Adam bizi izliyordu hala. Biz oraları toplamaya başladık. Başımı bir kaldırdım adam yok. Adam ne ara gitti gördünüz mü dedim. Hiçbiri görmemiş. Az önce buradaydı hani gitse bile uzaklarda falan yürürken görmemiz lazım. Hiçbir yerde yok. Bu işte bir iş var ben size söyleyeyim dedim. Eren hala saçma konuşmalarına devam ediyor. Ne işi ya dengesizin biri geldi Allah’ın tepesinden bizi kovuyor. Ne hakla kovuyor siz de adamın dediğini yapıyorsunuz diye bize kızmaya başladı. Neyse tartışmalarla

 

etrafı topladık. Ateşi söndürdük ve arabaya doğru yürüdük. Arabaya binerken bize doğru koşan köpek mi kurt mu anlayamadığım iki hayvan gördüm. Bizi parçalayacak gibi geliyorlar. Çabuk binin çabuk köpekler geliyor dedim. Hemen bindik arabayı çalıştırdık. Hareket ettik o köpeğe benzeyen varlıklar hala peşimizdeydi. Biz ana caddeye çıkana kadar peşimizi kesinlikle bırakmadılar. Bizi oradan kovdular yani. Caddeye çıkınca sağda bir yerde durduk. Hepimiz şoktayız. İndik arabadan. Kaldırıma oturduk. Onlar neydi kurt muydu yoksa dedi Eren. Benim bir tahminim var dedim. Neymiş tahminin dedi. Cin dedim. O gelen adam da etraftan gelen davul sesleri de, uğultular da, sen arabaya indiğinde taş atanlar da ve bizi kovalayan hayvanlar da cindi dedim. Hepsi donakaldı. Sonradan onlar da anladı tabi. Eren bu sefer korkudan ağlamaya başladı. Ben o gelen adamla ters ters konuştum ya beni öldürürlerse ya bana musallat olurlarsa diye ağlıyor. Oradan gittik daha niye musallat olsunlar dedim. Mehmet de eve dağılma vakti geldi bence dedi. Ben korksam da Betül’ün yanından ayrılmak istemiyordum. Gece boyu beraberiz diye sözleştik gelin başka yer bulalım dedim. Bu sefer ıssız bir yer değil ama normal bir yere gidelim dedik. Bir parka gittik oturduk.

Geç saat olduğu için parkta kimse yoktu. Biz otururken Eren birden bağırmaya başladı o adam o adam diye bağırıyor. Hangi adam ne diyorsunuz dedik. Baktığı tarafta da kimse yok. Biz tepedeyken gelen adam karşımdaydı az önce dedi. Yine ağlamaya başladı. Mehmet de bir hocaya gidelim bu böyle olmaz hem başımıza gelenleri sorarız hem de Eren’in durumunu dedi. Olur dedim. İlerlerse daha kötü de olabilirdi çünkü. Mehmet’in tanıdığı bir hoca varmış Saat geç olmuştu ama mecbur aradık. Ama aradığımız hoca numarasını değiştirmiş. Aradığınız numara kullanılmamaktadır diyordu çünkü. Babama arayıp sormam lazım dedi. Babasını aradı hocanın yeni numarasını aldı ve o şekilde aradık. Hoca da pek müsait değilmiş ama ısrar ettik. Durum acil dedik. Öyle kabul etti. Hemen çıktık yola yarım saate hocanın evindeydik. Adam bizi iyice süzdü ondan sonra da bu size ders olsun bir daha ıssız yerlerde ateş yakmayın dedi. Sizi oraya uyarmak için cin gelmiş. Allah’tan

 

Müslüman cinmiş. Orası onların evi. Onlar sahiplenmiş. İnsan istemezler orda. Sağ kurtulduğunuza şükredin dedi. Tahmin ettiğim gibi o gelen adam cinmiş. Eren de onunla dalga geçtiği için o cin musallat olmuş. Müslüman da olsalar kendileriyle dalga geçildiği zaman veya bir zarara uğradıkları zaman onlar da musallat olurlar dedi. Hocam benim bildiğim Müslüman cinler insanlara musallat olmaz. Çünkü çok günah böyle yapmaları. Allah’a inanıp neden böyle bir günaha girsinler nefisleri için dedim. Evlat bizler de Müslümanız ama Allah’a inandığımız halde şu nefsimiz için ne günahlara giriyoruz dedi. Çok haklısınız diyebildim sadece. Hoca sadece Eren’e değil hepimize muska yaptı. Bir daha da Eren onları hiç görmedi. Normale döndük. Ben de bu yaşadıklarımı paylaşmak istedim. Her hikâyede farklı bir şey öğreniyorum ben. Eminim diğer dinleyenler de aynı şeyi düşünüyordur. O yüzden bunu dinleyenler de belki öyle yerlerde ateş yakıldığında cinlerin rahatsız olduğunu öğrenirler. Az daha unutacaktım. Betül’le şu an sevgiliyiz. Mehmet öğrendiğinde beni öldürmeye kalktı ama olsun sonra tatlıya bağladık. Benim niyetim ciddi dedim. Sonumuz hayır olur inşallah. Selametle

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*