
Paranormal hikaye okumayı seviyorsan işte yeni hikaye…
Herkese selamlar. Aydın’dan yazıyorum. Gerçek ismimi vermek istemiyorum. Yağız diyebilirsiniz. Biz bir gecekondu mahallesinde oturuyorduk eskiden. 13-14 yaşlarındaydım. Dedem bizimle yaşıyordu. Bizim sokakta çok sık elektrik kesintisi olurdu. Elektrik kesilince de dedem bize yaşadığı hikâyeleri anlatırdı. Şahit olduğu veya duyduğu hikâyeler. Bunlar bizi çok etkilerdi. Şimdi ben de o hikâyeleri birini size anlatacağım.
Paranormal hikaye devam ediyor
Dedem 20’li yaşlarındayken köyün çobanlığını yapmış. O zamanlarda da çok olay yaşamış. Bir gün hayvanları almış otlatmaya götürmüş. Bir de köpeği varmış yanında. Gittiği zaman dedem otururmuş yanında götürdüğü şeyleri yermiş. Yine bir gün domatesini, biberini yerken yanına bir adam gelmiş. Dedemden yemek istemiş. Dedem de domatesin biriyle biraz da ekmek vermiş. Adam hiç oturmamış onları almış gitmiş. Ertesi gün yine aynı yerdeyken o adam gelmiş. Yine dedemden yemek istemiş. Dedem yine vermiş bir şeyler. Ama bu sefer sormuş adama. Sen nerelisin buralarda ne yapıyorsun diye. Adam da ben bir kız sevdim onun için her gün gelip gidiyorum böyle demiş. Üçüncü gün olmuş. Yine o adam gelmiş ama bu sefer onun elinde bir şeyler varmış. Dedeme vermiş. Sen benim çok karnımı doyurdun bunları da ben sana getirdim demiş. Dedem almış verdiklerini. Adam gittikten sonra açmış. Yumurtalar ekmekler o döneme göre lüks sayılacak yiyecekler çıkmış içinden. Dedem birazını yemiş. Artanları da eve götürmüş. Evdekiler yemiş. O gece dedem rüyasında o adamı görmüş. Adam dedeme ben insan değilim ben Müslüman cinim demiş. Dedem korkmuş bu rüyasından. Hayvanları o gün yine götürmüş ve o adam yine gelmiş. Dedem bu sefer cin olduğunu düşündüğü için çok korkmuş adamdan. Adam da dedemin korktuğunu anlayınca benden zarar gelmez demiş. Dedem ona ben seni dün rüyamda gördüm sen bana cin olduğunu söyledin demiş. Öyle deyince evet ben cinim demiş. Adının da Yati olduğunu söylemiş. Dedemle biraz konuşmuş orda. Dedemin içi rahatlamış. Bakmış zarar verecek gibi durmuyor ve şekli tıpkı bir insan gibi. Dedemle o günden sonra iki yakın arkadaş olmuşlar. Dedem her gittiğinde yanına gelmiş. Gidene kadar sohbet etmişler. Hep aynı kıyafetle görüyormuş cini. Dedem hakkında kim ne derse söylüyormuş. Şuna dikkat et arkandan konuşuyor şuna dikkat sana yalan söylüyor gibi. Dedeme gerçekleri bir bir gösteriyormuş. Dedem de köye gidince o yalan söyleyene sen bana yalan söyledin doğrusu şu diyormuş. Köylü de şaşırıyormuş. Bu adam her şeyi nasıl biliyor diye merak ediyormuş. Bir ara dedemin erdiğini düşünmüşler. İnsanların evde 4 duvar arasında ne konuştuğunu bile söyleyince akıllarına bu gelmiş. Bu sefer dedeme gelip sen ermişsin bizim için dua et demeye başlamışlar. Dedem ben ermedim ama dua ederim demiş. Her isteyene dua etmiş. Gerçekten de dedemin duaları kabul olmuş. Böyle olunca bu sefer muska için falan gelmeye başlamışlar. Bizim çocuğumuz olmuyor bizim paramız yok benim oğlum hasta benim gelinim kötü her gelen bir şey söylemiş. Dedem gelenlerin derdini dinliyormuş üzülüyormuş ama elinden gelen de bir şey yokmuş.
Bir gün yine hayvanları alıp gitmiş. O cin gelmiş. Dedeme neden üzgün olduğunu sormuş. Dedem de köylünün kendisinden yardım istediğini ama elinden bir şey gelmediğini söylemiş. Öyle deyince cin cebinden mendil gibi bir şey çıkarmış. Kapat gözlerini demiş. Dedem kapatmış. O mendili gözlerine sürmüş. Artık sen de kimse sana derdini anlatmadan bileceksin demiş. Sonra ellerini uzat demiş. Dedem uzatmış. Ellerini silmiş o mendille. Bu ellerin artık insanlara şifa olacak demiş. Dedem sevinmiş. O gün köye gitmiş. Bakmış eşinin başı ağrıyormuş. Gel hanım bundan sonra benim ellerim şifalı başın iyileşecek demiş. Anneannemin başına ellerini sürmüş. Anneanneme dokunur dokunmaz anneannemin gözleri açılmış. Sen bana ne yaptın böyle ağrım mağrım kalmadı demiş. Dedem de çok sevinmiş buna. Köydekilere böyle yardım etmeye başlamış. Büyü gibi şeyler değil. Ama niyeti iyi olarak kim geldiyse boş çevirmemiş. Değişik hastalığı olanlar zor durumda olanlar. Allah’ın sayesi ve dedemin vesilesiyle şifa bulmuş.
Gel zaman git zaman dedemin ünü köyü aşmış. Şehir dışından gelmeye başlamışlar. Her çare bulan dedeme dualar ediyormuş. Bir zaman köye yağmur yağmamış. Dedemi yağmur duası için götürmüş köylü. Dedem okumaya başlayınca yağmur da başlamış. Öyle ki nerdeyse sel gitmiş o gün. Köydekiler de günden güne daha çok saygı duymuş dedeme. Dedem çobanlığı da bırakmamış. Çünkü bu işten asla para kazanmamış. Asıl geçim kaynağı hala çobanlıkmış. Çobanlığa gittikçe de o cinle görüşmeye devam etmiş. Bir gün o cin yanında biri ile gelmiş. Çok güzel bir kadınmış bu. Orta yaşlarda ama bakmaya kıyılmazmış. Dedem bu kadın kimdir diye o sormuş. O cin de senin karın yakında ölecek. Bu da senin ikinci karın olacak demiş. Dedem çok üzülmüş tabi. Anneannemi de çok seviyormuş. Günlerce uyuyamamış korkusundan. Anneanneme bir şey olacak diye hiçbir iş yaptırmamış ama 1 ay sonra anneannem vefat etmiş. Dedem çok zorlanmış. 3 tane küçük çocuğu varmış. Bir de köyün çobanlığı. Çocukları konuya komşuya bırakmış. Kendisi de mecburiyetten çobanlığa devam etmiş. Bunun üstünden 3 ay geçtiğinde o cin o kadınla yine gelmiş. Bu sefer yanlarında üçüncü bir kişi daha varmış. Bu da yaşlı uzun sakallı nur yüzlü bir adammış. Dedem demiş bu adam kim. Cin de sen bugün bu kadınla evleneceksin bu adamda nikâhınızı kıyacak demiş. O cin kadınla dedem orada nikâhlanmış. Onlarda da tıpkı biz de olduğu gibi mühür konusu varmış. Cin kadın altın istemiş. Nikâh kıyılmış. Akşam olunca cin kadın dedemle beraber eve dönmüş. Kadını dedemden başka kimse görmüyormuş. Cin kadın akşama kadar evin işlerini yapıyormuş. Tek başına her işe yetiyormuş. Dedem diyor ki öyle hızlı iş yapardı ki ellerini göremezdim. Yemek bulaşık çamaşır aklınıza ne geliyorsa her şeyi çok düzgün bir şekilde yapıyormuş. Dedem çok alışmış. Köylü anlamaya başlamış. Dedem de gariplikler olduğunu. Çünkü dedem evde yokken evin bacasından duman çıkıyormuş. Ne zaman dedeme gelseler çeşit çeşit yemekler pişmiş oluyormuş. Dedem yine de kimseye anlatmamış. Zaten o zamanlar insanların aklından fikrinden geçeni biliyormuş. O yüzden soğumuş insanlardan. Daha bir içine kapanır olmuş. Yalan söyleyeni görüyormuş bir daha konuşmuyormuş. Arkasından konuşanı duyuyormuş bir daha konuşmuyormuş. Derken çok az insan kalmış. Onları da sık görmüyormuş zaten. Ona rağmen cin kadın çok kıskançmış. Dedem bir kadına selam verecek olsa kıskanıyormuş. Kimseyle konuşma ben seni çok seviyorum kıskanıyorum diyormuş. Bu da dedemin çok hoşuna gidiyormuş. İyi ki onu sadece ben görüyordum yoksa ben de kıskançlıktan ölürdüm diyor dedem. Çünkü kadın çok çok güzelmiş. Gerçek bedeni nasıldır bilmem ama dedeme güzel gözüküyormuş. Zaman geçmiş o ve cin kadın hamile kalmış. Dedemin bir kızı olmuş. Kızı da yine sadece dedem görüyormuş. Kız 1 yaşına geldiğinde o cin dedeme gelip kızı istiyorlar bu âlemde sana bırakmayacaklar demiş. Dedemse eşini ve kızını öyle seviyormuş ki vazgeçmek istememiş. Onlara karşı çıkmış. Onlara karşı çıktığında hayatının hatasını yapmış olmuş. Dedemi geceleri gelip korkutmaya başlamışlar. Ya kızı verirsin ya da bütün çocuklarını alırız diye. Dedemin ölen anneannemden 3 tane çocuğu varmış. Onları öldürmekle tehdit ediyorlarmış. Annem kaç kez ölüm tehlikesi geçirmiş. Bir keresinde sobanın yanında otururken cinler gelmiş. Dedem bir şey yapacaklarını anlamış ama yetişememiş. Kaynar suyu annemin bacaklarına dökmüşler. Annemin bacaklarında hala yanık izi vardır. Onu cinler yapmış. Dedem bu tehlikeleri görünce başka bir hoca ile görüşmüş. Kendi yaşadıklarını anlatmış. Benim cin bir karım var ama öteki âlemden bizi rahat bırakmıyorlar demiş. Hoca da dedeme bundan kurtulursun ama hem karını hem çocuğunu bırakman lazım. Öte âlemle iletişimini tamamen kesmen lazım. Ayrıca sana verilen şifa gücünü de tamamen kaybedeceksin demiş. Dedem istememiş. Çünkü cin de olsa aile olarak görüyormuş. Eşini de çocuğunu da bırakmak istemiyormuş. Onlarla başa çıkarım sanmış. Bu arada da köylüler hala bazı konularda dedemden yardım istiyormuş.
Bir gece kapı çalmış. Bu saatte kim bu diye söylene söylene kapıyı açmış. Bir bakmış karşısında 2 adam. Bizimle gel hastamız var demişler. Dedem de çok mu acil yarın gelirim bu saatte olmaz demiş. Adamlar çok acil hastamız ölüm döşeğinde şifası senden olacak demişler. Dedem bekleyin o zaman 5 dakika ben geliyorum demiş. İçeri girmiş. Üstünü giyip çıkmış. Adamları takip etmiş. Adamlar dedemi ormana doğru götürüyormuş. Dedem de demiş ki orda ev yok sizin hastanız nerde. Adamlar az kaldı sen yürü demişler. Dedemi götürmüşler götürmüşler bir dağın başına. Orda bağlamışlar. Sabah olana kadar dövmüşler. Sonra da bırakacaksın o çocuğu bize vereceksin demişler. Dedem yine vermem demiş. Birkaç kez de dedem aklını yitirsin diye oyunlar yapmışlar. Otlatmaya götürdüğü hayvanların kılığına girip dedemle konuşmuşlar. Dedem korkudan bayılmış. Saatler sonra kendi kendine ayılmış. Ayıldığında tüm hayvanlar normalmiş. Dedem cinlerle başa çıkamayınca o hocaya tekrar gitmiş. Ne dersen tamam kabul ediyorum demiş. O hoca dedemin göz perdesini tekrar kapatmış. Dedemin şifa gücü de tamamen gitmiş. Eski haline dönmüş. Annemler küçükmüş o zamanlar kardeşlerin yaşı da birbirine yakın olduğundan hiçbir şey hatırlamıyorlar. Hoca dedem için bir cenaze namazı kılmış. Göstermelik. Dedemin kıyafetlerini gömmüş. Birkaç damla da kanını akıtmışlar toprağa. Cinler öldü olarak bilsin diye. O mezar yapıldıktan sonra 3 gün kargalar gelip gitmiş üstüne. Onlar karga mıydı cin miydi bilmiyorum. Dedemin köyde mezarı hala duruyor. Üstünde isim falan yok da biz biliyoruz oranın dedeme ait olduğunu. Dedem ben ölünce aynı yere gömün diyor. Allah geçinden versin sanırım bu vasiyetini yerine getirecekler. Ama mezarlığın içinde değil burası. Çok alakasız bir yerde.
Dedem, hoca cinleri uzaklaştırdıktan sonra eşini de çocuğunu da bir daha görmemiş. Ama hissetmeye devam etmiş. Ben de hissediyorum. Çok garip söylemesi ama benim cin de olsa bir teyzem var. Bir yerlerde hayatta. Ben onu çok hissediyorum. Zor zamanlarımda bir yardım eli uzanıyor bazen. Onun olduğunu düşünüyorum. Birkaç kez rüyamda gördüm dedeme söyledim. Tarif ettim ama tabi dedem en son 1 yaşında görmüş onu. O yüzden bilemedik o mu değil mi. Şimdi o kadınla evli olmak ister miydin dede diyorum gözleri doluyor. Rüya gibiydi verdiler geri de aldılar diyor.
Dedemin lakabı hoca. Köyde dedeme hoca derler sebebi de bunlar. Zamanında şifa bulmaya yanına geldiklerinden hoca diyorlarmış. Hocalığı bitmiş ama adı kalmış. Ben bu olay üzerine çok kafa yoruyorum artık. Bilmiyorum siz ne düşünürsünüz ama anneannemi bunlar öldürmüş olabilir diye düşünüyorum. Gelip o kadını getirmiş ya senin karın ölecek bu kadın senin ikinci eşin olacak demiş. Acaba diyorum öyle bir şey olabilir mi? Bir de dedem o cin geldiğinde yemek vermeseydi acaba o zaman en olurdu? Bu sefer direk musallat mı olurlardı yoksa bir daha gözükmezler miydi? Bunları düşünüp duruyorum. Kafam çok karışıyor. Sırf aslında yorumları okumak için gönderiyorum. Lütfen herkes fikrini yazsın. Ben sizin kanalınızı dedeme de dinlettim. Benimkini de yaz onlara da okusun kız dedi. Bir de kendi hikâyesini sizden dinlesin bakalım ne diyecek. Yayınlayacağınız günü sabırsızlıkla bekleyeceğim. Şimdiden teşekkür ederim. Allaha emanet olun.
paranormal hikaye seviyorsan bizlere yaşadıgınız paranormal hikaye mail yoluyla gönderebilirsiniz
gerçek yaşanmış paranormal hikaye
paranormal hikaye adresi
Paranormal hikaye okumayı seviyorsan takip etmeyi unutma
Bir yanıt bırakın